Geçenlerde bir şekilde küçüklüğümüzde bizi etkileyen figürlerden biri hakkında yazı yazmamız istenince, aklıma lise zamanındaki Türkçe hocalarımdan biri gelmişti. Fiziksel olarak hepimizle aynı mekanda olsa da manevi olarak çok farklı yerlerde olan bu hocamız, samimi ve cüretkar tarzı, duygusal yaklaşımı ve keskin argümanlarıyla beni tabiri caizse büyülemişti; hatta o zaman bu hoca yüzünden ben de Türkçe öğretmeni olacağım gibi bir düşünceye kapılmıştım.
Gel gelelim, yine eğitimin içinde olsam da bir Türkçe öğretmeni olmadım. Ancak hocamızın o zaman bizlerle paylaştığı bir şiiri de hiç unutmadım, şimdi de ben paylaşayım dedim:
De Gülüm
de gülüm! De ki: ela bir günde geleceğim
İstanbul darmadağın olacak, saçlarım
darmadağın. Hepsi, darmadağın!
üzülme gülüm! Toparlanacağız, birlikte,
ayağa da kalkacağız, yürüyeceğiz de gülüm
hem de çelikten toprağını dele dele hayatın!
de gülüm! De ki: bitmiştir umut, bitmiştir
sevgi, bitmiştir güven!
güven bana gülüm!
sana bitmemişliği öğretecek, tattıracaktır
hasretten-hakikaten-ten değiştiren yüzüm!
göreceksin gülüm! Bekle!
hırslarımız, acılarımız gitgide ihanetlere
hainlere, ezilmelere alışacak..
göreceksin-sevinçten ağlayacaksın gülüm-ki
işte o vakit bana-doğrudur!-
şair olmak, seni sevmek pek çok yakışacak!
bak! şiirler var, mektuplar var, çocuklar var,
sokaklar var, kediler!
inan bana gülüm, ölüm yok bir tek! ölüm yok bize!
ölüm inananlar için sessizce
kara kaplı kitaplardan çıkartılacak..
göreceksin gülüm! Bekle! Göreceksin!
artık hiçbir insan, hiçbir kavga ve hiçbirimiz
bu dünyada, yapayalnız, umarsız kalmayacak!
Küçük İskender
***
Çok da güzel okurdu cidden şiirleri, belki de o yüzden daha da etkileyiciydi o zamanlarda bu şiir benim için. Şimdi de çok güzel tabii, o ayrı.
edison’un dediğine göre her yazıyı anlamlı bir şekilde bitirmem biraz göze batıyormuş, doğrudur da, böyle şairane bir bitiriş yapmak hoşuma gitse de zorlama olabiliyor bazen. O yüzden bu yazıyı o numaraları yapmadan bitiriyorum… bitti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder