Aleni bir şekilde konuyu Aydın’ın en son blog yazısından (Gazoz) alıyorum ama, hayvanlara ve özellikle kedi ve köpeklere karşı sevgim gerçekten inanılmaz boyutlara ulaştı. Elbette en başta bu sevgi şirin görüntülerine, sizle oyun oynamalarına veya sizi karşılıksız sevmelerine karşı olsa da, onları daha iyi tanıdıkça sevmenin dışında hayrete düşüyor hatta inanamıyorsunuz.
Belki de benim en çok dikkatimi çeken, hiç bitmeyen merakları ve bu merakın getirdiği sonsuz heyecan ve bir şeyler keşfetmenin mutluluğu. Bu beni çok etkiliyor çünkü artık hiçbirimiz herhangi bir şey için bu heyecanın veya merakın üçte birini bile duymuyoruz. Yaptığımız çoğu şeyi yapmamız gerektiği, veya yapılması beklendiği için yapıyoruz. Gerçekten içimizden gelerek, bitmeyeni geçtim orta vade süren bir heyecanla yaptığımız bir şey bile varsa çok şanslıyız, ama o bile çoğumuzda yok. Bu aralar konuştuğum birden fazla arkadaşım hayatta neyi yapmayı sevdiklerini arıyorlarmış, belki de bu yüzden bu dikkatimi çekti.
Bir de yine hayvanların insanlara duyduğu karşılıksız güven ve hatta teslimiyet duygusu beni çok etkiliyor. Birçok eğitimde güven aktiviteleri çerçevesinde gözlerim kapalı yürümem, koşmam, şekil almam veya kendimi bırakmam gerekebiliyor ve bugüne kadar bunu bir kere bile yapamadım, ya bir şekilde görecek bir boşluk bırakıyorum, ya da direkt tırsıp fazla bir şey yapmıyorum. Hayvanların bize karşı duydukları tam güven hissi, yani bizden fiziksel veya ruhsal herhangi bir zarar görmeyeceklerine 100% emin olmaları, bence imrenilesi bir duygu.
Neyse çok uzatmadan, bunları düşünmemi sağlayan filme -Hachiko: A Dog's Story- bir bakalım:
Önceden uyarayım, çok duygusal hatta biraz da depresif bir hikaye, neşeli bir hayvan filmi kesinlikle değil.
Ancak bağlanmayı, sadakati, sevgiyi, hayatı ve ölümü, bir köpeğin gözünden ama aynı bir insanın hissinden anlatıyor. Hikaye de gerçek bir olaydan esinlenerek yazıldığı için daha da etkileyici olmuş film.
Elbette bu hislerimin güçlenmesinde, artık her gün evimizde olan ve kalıcı misafirliğe yaklaşan, apartmanın kedisi Duman’ın da etkisi büyük.
Andy Wilson: Hey. You know we love you, Hachi. We want you to stay here with us. If you have to go... that's okay too. Good-bye, Hachi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder