25.05.2010

Fallara da aşk olsun...

Yazın gelişi ve pop müzik konusuna devam edecek olursak, hareketli şarkılarda çok bir gelişme yok. Serdar Ortaç da albümünü çıkardı ve gördük ki ‘Poşet’ adlı şarkının bulunmayı hak ettiği yer çoğu poşet gibi çöp kutusu. Bu yazın, şimdilik, en iyi hareketli şarkısı, geçen yazımı yazarken es geçtiğim Gökhan Özen – İstanbul Daha Erken. Gülşen’in de şarkıları fena değil aslında ama furya yaratacak kadar etkili değiller.

Asıl enteresan olan ise bu zamanda çıkan yavaş şarkıların başarısı. Örneğin aşağıdaki şarkının hem kendisi hem klibi bence çok etkileyici:


Emre Aydın Bu Yağmurlar from auygun on Vimeo.

Emre Aydın’ı aslında çok sevmem. Söyleyiş tarzı çok özenti, şarkıları da özelliksiz gelir bana ama, bu şarkısında bence bu iki gözlemimi (veya önyargımı) kırmayı başarmış. Şarkının ‘Annem için’ kısımlarını söylerken, sözlerin içini, yani anlamını hissederek söylemesi şarkıyı daha da güzelleştirmiş.

Bir de benim çok geç fark ettiğim bir şarkı var, Candan Erçetin – Git. Belki de kendisini sütü seven inekler diye şarkı söylerken dinlemeye alışkın olmadığım için son albümündeki şarkılarının güzelliğini anca fark edebildim. Şarkı şu şekilde:


Şarkının sözleri uzun zamandır görmediğim kadar orijinal ve etkileyici. Mutluluk kadar uzak olmayan pişmanlık, yine ‘o’ çıktığı için sitem edilen fallar ve her gece daha vahim görülenler… Şık, zarif bir anlatım, sade bir yorumla birleşmiş, ortaya çok başarılı bir sonuç çıkmış.

Bir de aslında ben Sıla – Bana Biraz Renk Ver şarkısını beğendim, ne olursa olsun, geçmişi unutup, her şeyi boş verip ‘o’na geri dönme konseptini güzel anlatmış. Yalnız, şarkının nakaratındaki güzellik, geri kalan kısımlarında o güzel nakarata erişmeye çalışan doldurma sözlerden öteye gidememiş. Bir de Sıla, klip olarak konser ve turne görüntülerini kullanmış, ki bu da beni en çok rahatsız eden şey; ben izleyici olarak klip yerine bu görüntüleri izlemek isteseydim özellikle onu arardım, bu şekilde çekiverilen klipler bana hem özensiz hem de ucuz geliyor. Ha param yoktu ama şarkı televizyondan uzak kalsın istemedim, bunu çekebildim diyorsa o ayrı, ama ona da pek ihtimal vermiyorum.

Son olarak, Mirkelam & Kargo’nun şarkısını da beğendim. Mirkelam çok kaliteli bir müzisyen, Kargo’ya uyup uymayacağı konusunda şüphelerim vardı ama sanırım kısa sürede tahmin ettiğimden daha iyi bir ahenk yakalayacaklar.

11.05.2010

Tarkan'ın son vuruşu

2010'un yazı da belli ki geçen sene olduğu gibi pop müzik için büyük bir rekabet ve çeşitlilik içinde geçecek. Geçen senenin şampiyonu diyebileceğimiz Bengü'nün henüz albümü çıkmadı, keza Ajda Pekkan da bu yaz albüm çıkaracak mı belli değil. Hande Yener ve Demet Akalın zaten albümlerini çıkardılar; 'bakkal şarkıları'na geri dönüş yapan Hande Yener'in albümü ortalamanın üzerinde, ancak Demet Akalın'ın albümü ne yazık ki vasatın ötesine geçemiyor. Serdar Ortaç'ın da 20 küsur şarkıdan oluşan bir albüm hazırlığı içinde olduğunu düşünürsek, yazın her haftasına yetecek kadar kullan-at şarkı bizi bekliyor demektir.

Bu curcunada, geçtiğimiz seneyi suçlamalar ve davalarla geçiren Tarkan'ın geri dönüşünün nasıl olacağı da büyük bir merak konusu. Yaza giriş mevsiminde bulunduğumuz şu günlerde 'Sevdanın Son Vuruşu' adlı şarkısı radyolarda çalmaya başlayan Tarkan, bakalım nasıl bir başarı elde edecek. Şarkıyı aşağıdan dinleyebilirsiniz, 'Vay Anam Vay' albümündeki şarkılardan daha başarılı ve popüler olmaya aday, ancak, Tarkan'ın bu nispeten başarılı (sonuçta bu şarkı bir Dudu veya Fındıkkıran değil) atılımı, bir süredir boşladığı piyasada nasıl bir etki yaratacak, ya da gözle görülebilir bir etki yaratmaya yetecek mi, bunu hep birlikte göreceğiz.


Tarkan - Sevdanın Son Vuruşu
Söz: Aysel Gürel
Müzik: Tarkan
Düzenleme: Ozan Çolakoğlu

7.05.2010

Huyumdur

Bizi birbirimize bağlasın diye
Üç kuruş etmez bir aşka güvendim
Dönmemek üzere çekip gittiğinde
Seni bilmem ama ben hepten tükendim

Zaten yerdeydim, yaralıydım
Pes ederken seni gördüm ufukta
Ayağa kalkamayacak haldeyken
Ellerini hissettim omzumda

İlk defa savaşı kazanmışçasına
Sevdim, sevindim, beni paylaştım
Nasıl da ihtiyacım varmışsa
Görmedim, duymadım, ordasın sandım

Keşke yaram kanayıp gitseydi
İzi kalmazdı kararttığın günün
O kabuk bağlamadan bitseydi
Açılıyor, kahrolası kördüğüm

Bil ki şu anda ayaktayım artık
Sanki umurundaymış gibi senin
Gidilene koysa da en çok ayrılık
Kandırırım kendimi, huyumdur benim

***

Uzun zamandır şiir yazmamıştım, bir deneyeyim dedim. Umarım paslanmamışımdır...

1.05.2010

Siber Aslanlar

Reklam sektörüyle ilgilenenler, uluslararası reklam festivali Cannes Lions'ın önemini bilirler. Ödül kategorilerinden biri olan Cyber Lions'da bu sene Türkiye için şöyle bir uygulama yapılmış; Bahçeşehir Üniversitesi'nde toplanan genç reklamcılara bir konuda brief verilmiş ve bunu 1 gün içinde bitirmeleri istenmiş; verilen brief de AKUT'la ilgiliymiş.

Uzun lafın kısası, Cyber Lions seçimleri sonuçlandığında sevgili Sarper Bey ve takım arkadaşı Sedef Hanım Türkiye ayağının birincileri oldular, ve haziranda Türkiye'yi Cannes'da temsil edecekler. Bu büyük başarılarını can-ı gönülden tebrik ediyor, daha da güzel haberlerinin Cannes'dan gelmesini umuyorum.

Aşağıdaki bağlantıda birinci oldukları eseri görebilirsiniz:

http://works.litespell.com/lions/

Elbette projenin Türkiye ayağını senelerdir yürüten ve destek sağlayan Milliyet'e, ve de projenin Türkiye yöneticisi olan kuzenime de teşekkür ediyoruz.