11.07.2009

Kalabalık

Gözlerimizi kırptığımızda bile terlediğimiz, teyzelerimizin “evladım yoksa deprem mi olacak” diyeceği kadar sıcak bir hava yaşıyor şu an İstanbul. Ki daha ağustos ayı da gelmedi, eğer o zaman daha da sıcak olursa, ağlamaktan başka çaremiz yok.

Hafta içi nispeten yoğun olmayan bir insan olarak, beni çok şaşırtan bir durum var. Pazartesiden cumaya, gün içinde ne zaman dışarı çıksam, gittiğim her yer bir şekilde ortalamanın üzerinde kalabalık oluyor. Bu elbette kalabalık beni takip ediyor veya ben kalabalık olan yerlere gidiyorum anlamında değil, nereye gitsem, orası kalabalık.

Şöyle bir örnek verelim, çalışan insanların, şirket politikalarına göre 12:00 – 13:00 veya 13:00 – 14:00 arası yemek molasına çıktığını düşünelim. Hadi bir de bunun başına erken çıkma, sonuna da gecikme payı ekleyelim, 11:30 – 14:30 arasına yemek diyelim. En erken işten çıkış saati olarak da 17:00 kabul edersek, vermek istediğim örneğin geçtiği zaman dilimine, yani 14:30 – 17:00 arasına geliyoruz.

Hadi benim işim yok, dolayısıyla o saatlerde boş olduğum için istediğim yerde bulunabiliyorum. Peki geriye kalan ‘kalabalık’ nedir? Bahsettiğim kalabalıkta çocuklardan yaşlılara her yaş grubundan insan bulunuyor. Öğrencileri ve emeklileri çıkarırsak, 25 – 45 yaş arası bir nüfus geriye kalıyor ve inanın bu gruptan yüzlerce insan bu saat diliminde dışarıda. Beşiktaş – Kadıköy seferlerinin bu dilime denk gelenlerinde vapurlar rahat rahat doluyor. Bu saat diliminde Etiler’deki Starbucks’da nerdeyse oturacak yer olmuyor. Yine aynı saat diliminde şehirde arabayla dolaşın, trafiğin olmadığı bir yer bulmak çok zor.

O zaman şu soru aklıma geliyor, kim bu dışarıdaki insanlar? Çok da bir cevap bulamıyorum aslında. Bu durum krizin ve işsizliğin bir sonucu ise, gerçekten çok acı çünkü yüzlerce insan 'teğet geçen' kriz yüzünden evden dışarı yalnızca gezmek için çıkabiliyor. Ayrıca her zaman dile getirilen “Türkiye’nin yüzde bilmem kaçı genç nüfus, şöyle iş gücü böyle gelecek potansiyeli var” tarzı laflar da ne yazık ki tek celsede geçerliliğini yitiriyor. Evet böyle bir nüfus gerçekten var, hatta belki de potansiyel de var ama bu değerlendirilmedikten sonra bahsedilen nüfus kullanılmayan bir kaynak olmaktan öteye gidemiyor.

1 yorum:

  1. cok guzel bir noktaya deginmissin, kendi kendime her gun sordugum bir sorudur... cevabini hala ariyorum.. bu gizemi cozmek amaclı: bir gun bahsi gecen saatlerde dolasarak, 100 kisiye sorup en populer cevabi secmeyi dusunuyorum.

    YanıtlaSil