1.12.2009

Gerçek Canavarlar

Çocukken bir kabus gördükten sonra ağlayarak veya çığlık atarak uyandığım çok zamanlar olmuştu. O kabusların içeriğinde genel olarak izlediğim çizgi film veya oynadığım oyunlardaki yaratık ve canavarların bir şekilde bana veya sevdiklerime zarar vermesi olurdu. Elbette o canavarların gerçek olmadığını bilirdim, ama bir şekilde o kabuslardan etkilenmeye de devam ederdim.

Şimdi dönüp baktığımda, keşke hala o zaman gördüğüm kabusları görüyor olsaydım diyorum, çünkü o zaman gördüklerim, şimdiki kabuslardan çok daha zararsız. Şu an gördüğüm kabuslar, kendi hayatımdaki korkular, güvensizlikler, takıntılar ve negatif varsayımların yansımaları. Belki o zaman da öyleydiler ama, kabusunuzda gerçekte olamayacak bir canavar görmek çok da kötü değil, çünkü gerçekte olamayacağını zaten biliyorsunuz. Ama bir kabusta gerçekte olabilecekleri görmek, çok daha güçlü ve etkileyici.

Nedense son birkaç gündür rüyalarımda kendim veya sevdiklerimle ilgili kayıplar, hastalıklar, kazalar görüyorum. Rüyaların geleceğe dair bir işaret verdiği kanısında değilim, çünkü biliyorum ki rüyalar, insanın zihnindeki düşünce ve duyguların, gerçek veya sembolik yansımaları. Yine de insan, hele ki çok sorguluyorsa, düşünmeden edemiyor; “gördüklerimin bir anlamı var mı?”

Belki de insan neden korkuyor, neye kafasını takıyorsa, gerçekleşmeyeceğini bilse bile yine de şüphe duyuyor kendinden. Çocukken canavar olarak karşımıza çıkan bu korkular, büyüdükçe şekil değiştirip kabuslarımıza girebiliyorlar. Belki de değişen birşey yok aslında, hala aynı korkular, hala aynı güvensizlikler; sadece farklı maskelerle zihinlerimizde beliriyorlar.

‘Gerçek Canavarlar’ diye bir çizgi film vardı birkaç sene önce, belki de hala vardır. Garip şekilli, komik yaratıklardı onlar. Ne yazık ki gerçek canavarlar onlar değil, hatta gerçek canavarlar gerçek bile değil; zihnimizin yansımaları sadece. Önemli olan, aynaya baktığımızda, hangi yansımayı gördüğümüz; gerçekte var olanı mı, yoksa zihnimizdekini mi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder