6.12.2009

Hayat Yeniler (mi?) Bizleri

Uzun zamandan sonra ilk kez güzel bir haftasonu geçirdim. Cuma akşamı yüksek lisanstan, cumartesi akşamı da liseden arkadaşlarla doğumgünü + askere uğurlama fasıllarını tamamlarken, şunu fark etmeden geçemedim. İnsanı mutlu yapan, sevinçle yaşamasını sağlayan, aldığı eğitim, çalıştığı iş veya kazandığı para değil; yanındaki ve çevresindeki insanlar.

Daha önce de bahsetmiştim sanırım, Candan Erçetin’in ‘Canı Sağ Olsun’ şarkısını çok seviyorum (http://fizy.com/s/13mb0q). Bu şarkıda geçen bir mısra, benim hayat felsefemi çok net bir şekilde anlatıyor: “Bu dünyaya sevmeye geldim, eşi dostu görmeye geldim”. Kesinlikle abartmadan, veya felsefe yapmadan söyleyebilirim ki, hayatta, ya da en azımdan benim hayatımda, bundan daha önemli ve değerli bir amaç yok. Sevdiğim insanlarla geçirdiğim zamanı hiçbir şeye değişmem, ve bence hayatta hiçbirşey o zamanlardan daha değerli değil.

Elbette benim bunu bu kadar rahat söyleyebilmemde, ailemin çabalarıyla oluşan yeterli maddi durumumuzun ve de dolayısıyla herhangi bir materyal sorunumun olmaması büyük etken. Bu yüzdendir ki her gün bulunduğum duruma şükrediyor, ve daha fazlasını istemek yerine belli bir yere kadar elimdekilerle yetinmeye çalışıyorum. Gün gelebilir ve hayatın sorumlulukları sevdiklerimle geçirmek istediğim zamanın önüne geçebilir, bunun da farkındayım. Bu yüzden, şu anda elimde onlarla geçirecek zamanım varken, bunu sonuna kadar kullanmaya çalışıyorum.

İyileşmek de bir süreç herşey gibi, ve de bulunduğunuz negatif manevi durumun belki de en etkili çözümü sevdiklerinizle vakit geçirmek. Hiçbir şeyin iyi gitmediğini, hayatın berbat olduğunu, yaşamanızın bir değeri ve amacı olmadığını düşündüğünüz zamanlarda bile sevdikleriniz yanınızda olduğu sürece bir şekilde düştüğünüz yerden kalkıp yolunuza devam edebiliyorsunuz.

Ama şunu da unutmamak lazım, her düştüğümde nasılsa elimden tutup beni kaldıracak birileri olur deyip kendiniz hakkında, veya kendiniz adına birşey yapmazsanız, sonunda yine düşmeye mahkum olursunuz. Ve de bu düşmeler sürecinde sevdiklerinizin de her zaman yanınızda olacağının bir garantisi yok. Bu yüzden, hemen düştükten sonra olmasa bile, toparlanıp ayağa kalktığınız zaman, neden düştüm diye durup düşünmeniz lazım. Düşünmeliyiz ki, bir daha aynı sebeplerden tekrar düşmeyelim, veya düşsek bile, eskisi kadar yıkıcı incinmeyelim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder