16.03.2009

Değirmen-koğuş kahverengi

Bugün şirketten arkadaşlarla son kez (en azından bir süre için) öğle yemeğine gittik. Aynı zamanda başka bir arkadaşın da doğum günü kutlaması olduğu için yemek gayet eğlenceli ve sohbetli geçti. Sonra da arkadaşları işe uğurladım ve Cevahir’de boş boş dolaşmaya başladım.

“Geç açıldım tez soldum, olmayaydım bari gül”

Orada olan herkese buradan teşekkür etmek istiyorum, çünkü bir şekilde olması gereken zamandan daha önce oradan ayrıldığımı (zorunlu olarak) ve kimseyi yeterince tanıyamadığımı hissediyorum. Umarım zaman ve gelecek el verir de daha güzel ve yakından tanıyabilirim herkesi. Kişisel olarak gelip benimle konuşanlara da ayrıca teşekkür ediyorum. Zaten çoğu çok şaşırdıklarını ve üzüldüklerini belirttiler, ama iki arkadaşın söylediklerini uzun süre unutamayacağım sanırım. Biri cuma akşamı “birlikte ne güzel gülüyorduk, seni daha yakından tanıyabilmek isterdim” dedi, diğeri de bugün “şimdiden özlemişim” dedi, sağ olsunlar, çok hoşuma gitti açıkçası, çok da mutlu ettiler beni.

“Ne geçmiş tükendi, ne yarınlar, hayat yeniler bizleri”

Bunları duydukça, çok yanlış(lar) yaptığımı hissettiğim ve kendimi sorguladığım / suçladığım bir zamanda, bazı şeylerden ödün vermemiş olmanın, hala kendim gibi kalabilmemin ve kazanamamış da olsam belli savaşlara girmiş olmanın doğruluğuna daha çok inanıyorum. Elbette şu anda bu idealist yaklaşımın sonuçlarına katlanacak maddi ve manevi gücüm olmasaydı çok farklı şeyler söylüyor olabilirdim, ama Allah’a şükür ki hala inandığım doğruları savunma lüksüne sahibim. Tabii ki bu daha ne kadar devam eder, onu bilemiyorum.

“Geçse de yolumuz bozkırlardan, denizlere çıkar sokaklar”

Bir yolculuğu daha bitirdim; yenilerine hazırlanıyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder