Ayda bir cuma günleri bir münasebet sebebiyle öğleden sonra Kadıköy’de Bahariye Caddesi’ne gidiyorum. Bir süredir gerçekleştirdiğim bu durum benim için artık güzel ve rahatlatıcı bir ritüel haline geldi. Beşiktaş’tan vapurla Kadıköy’e geçerken bir yandan boğazın manzarasını seyredip bir yandan da müzik dinliyorum. Daha sonra meydandan caddeye yürüyorum. Bu yürüyüş sırasında bana karışık gelen ancak aslında çok da karışık olmayan Bahariye sokaklarında her seferinde farklı bir ara sokaktan geçerek bir şekilde ana caddeye çıkıyorum. Dönüş yolunda da dümdüz aşağı iniyor ve insanları gözlüyorum. Elbette şanslıyım ki bu her ayın son cumasında herhangi bir acelem ve telaşım olmadığı için aheste aheste dolaşabiliyorum Kadıköy’de. Genellikle bu şansı bulamıyor insan ama, nefesimizi koşuşturmalarda harcamak yerine yalnızca sahil havasını solumak için alabilmek gerçekten güzel ve nadir bir lüks. Bir yandan açma yiyip kola içmek, diğer yandan da yavaş yavaş yürüyüp çevreye bakmak, çok özellikli gözükmese de günümüz insanı için farklı bir aksiyon olarak sanki; ne de olsa çoğumuz günlük telaşlarımız yüzünden değil çevremizi, önümüzü bile düzgün göremiyoruz.
Biraz da fotoğraf çekme şansı buldum bugün vapurda (Çok Entel Hareketler Bunlar). Akşam beşe doğru güneşin yavaş yavaş batmaya hazırlandığı saatlerde, vapurun içinde önce bir uca sonra diğer uca giden, ve bu gidiş gelişi birkaç kez tekrarlayıp fotoğraf çeken biri olarak, insanların garip garip bakmasını bekliyordum ama, kimsenin umurunda bile olmadı bu durum; ya havanın görüntüsü gerçekten güzeldi ve fotoğraf çekmem insanlara mantıklı geldi, ya da artık insanlar kendileri dışında kimseyi umursamıyor (hep mi böyleydi acaba?). Çektiğim fotoğrafları en fazla masaüstü resmi olarak kullansam da yine de sade bir huzur verdi uzun zamandan sonra biraz fotoğraf çekebilmek.
Vapur yolculuğunda şarkı yazmışlığımda vardır ama, bugün bir şarkı dinledikten sonra dilime çok feci dolandığı için ondan başka herhangi bir şey düşünemedim. Benim bir süredir bildiğim bir şarkı ancak bilmeyenler olabilir, Akademi Türkiye’de ikinci olan Tolga Futacı’nın Mavi adlı şarkısını. Dinlemek isteyenler, kendisinin MySpace linkine girdikten sonra “mavi alaturka”yı seçerek dinleyebilir (Fizy’de kayıt bozuk olduğu için buradan veriyorum linki):
http://www.myspace.com/tolgafutaciofficial
Çok güzel bir şarkı bence; daha tanıdık bir isim tarafından söylenseydi sanırım çok daha popüler olabilirdi. Ama yine de şarkının hedef kitlesine ulaşmış olduğunu düşünüyorum (şarkının bir de caz versiyonu var ama onu beğenmedim, alaturka halinde daha güzel ruhu).
“Yine de sen sakın vazgeçme benden bekle değişirim
Yüreğime yüreğini ekle senle iyileşirim…”
Öyle gerçekten, bazı yüreklerin yanında kendinizi tam hissedersiniz, daha iyi bir insan olmak istersiniz, ya da sadece huzur bulursunuz ya, güzel anlatmış hepsini iki cümlede. Önemli olan o yüreği bulabilmek tabii.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder