14.03.2009

(Siz böyle olsun istemezdiniz)

Gerçekten de istemezdik ama…

Eskiden düştüğümde, sadece düştüğüme ağlar ve ayağa kalkmak için birinin bana yardım etmesini beklerdim. Artık öyle yapmıyorum; düşüşümden ziyade, nasıl ve neden düştüğüme bakıyorum. Belki başka bir ayakkabı giyseydim, veya bu yoldan değil diğer yoldan yürümeyi seçseydim düşer miydim, onu anlamaya çalışıyorum. Ve de düştüğümde, ağlayıp kanamanın devam etmesini izlemek yerine, yaranın üstünü kapatıp, kabuk bağlamasını bekliyorum. Ve acım geçtiği anda da ayağa kalkıp yürümeye devam ediyorum.

Ne ilk ne de son düşen insan benim. Üstelik son düşüşüm de değil bu benim. Hatta düşüş mü tökezleme mi o bile tartışılır.

Biraz yoruldum ama bu yürüyüş sırasında. Az bir nefes almam lazım. Gerisi zaten gelir…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder