Son senelerde rüyalarımda çok sıkça gördüğüm iki tane mekan var;
İlki bir alışveriş merkezi – metro istasyonu – hava alanı karışımı bir oluşum. Genel iç yapı olarak Akmerkez veya MetroCity’yi andıran bu mekan, amacı itibariyle Cevahir’den bile daha büyük; üst katlar alışveriş merkezi, orta katlar hava alanı, alt katlar da metro olarak kullanılıyor. Rüyalarımda genellikle ya bu mekandan çıkmaya çalışıyorum, ya içerideki bir mağazayı bulmaya, ya da gideceğim yere ait metroya yetişmeye. Ancak genellikle de bunu başaramıyorum. Metroya bineceksem, ya son anda kapısı kapanıyor, ya da yanlış trene biniyorum. Dışarı çıkacaksam veya bir mağazayı bulacaksam, yürüyen merdivenler asla beni istediğim kata çıkarmıyor. Nedense bu mekanın içinde çok fazla asma kat var, ve ben ne zaman istediğim kata gitmeye çalışsam, o katlara değil de altındaki veya üstündeki asma katlardan birine çıkıyorum. Hatta bazı rüyalarda yürüyen merdivenler ya çok uzun, ya da çok karışık (rollercoaster gibi), dolayısıyla sonlarının nereye çıktığını bilmeden onları kullanmaya çalışıyorum ve sonuç hüsran oluyor. Uçaklarla ilgili herhangi bir münasebetim olmadı şimdiye kadar rüyalarda, sadece o sırada bulunduğumun mekanın hava alanı da olduğunun bilincindeydim, o kadar.
İkinci mekan ise çok daha küçük; apartmanımızın asansörü. Onu da elbette gerçekte olduğu gibi görmüyorum her zaman. Bazen dört yanı açık, dengesi bozuk, sallanan, binmesi zor ve her an düşebilecek bir araç şeklinde oluyor. Bazen de kapıları tam açılmıyor. Genellikle ise şekil olarak çok farklı olmasa da, amaç olarak farklı oluyor ve beni istediğim katlara götürmüyor. Ya daha aşağıda ya da daha yukarıda bir kata götürüyor, ve ben de daha fazla denersem bozulur / düşer korkusuyla o katta inmek zorunda kalıyorum. İşin garibi, indiğim kat gitmek istediğim kat olmadığı için merdiven inmem veya çıkmam gerekiyor. Ancak genelde indiğim yer çok karanlık oluyor, ve de merdivenler derme çatma. Ya da o sırada binada inşaat oluyor, ve ben o ortamdan düşmemek için bir yerlere tutunarak, adım adım çıkmaya çalışıyorum. Bazen de asansör en alt kata indiriyor ama, indiğim yer yine darma dağın ve uçurumlarla dolu oluyor.
Biraz durup düşününce, çok da zor değil aslında bu rüyaları yorumlamak. Alışveriş merkezi, çok fazla seçeneğin olduğu karışık bir yer, nereye gideceğini seçmek bile zor. Seçtiğin zaman ise yürüyen merdivenlerin azizliğine uğrayarak istediğin yere değil başka bir yere çıkıyorsun. Metro da aynen öyle, istediğin yere gidemiyorsun yetişmeye çalışsan da, veya doğru trene bindiğini sansan da. Asansör de çok farklı değil, istediğin kata gitmek için düğmeye bassan da, farklı bir katta buluyorsun kendini. O farklı katta da inmek zorunda kalıyorsun, merdivenler her ne kadar derme çatma olsa bile.
Hepimiz hayatta birçok zorlu seçenek arasından bir şeyleri seçip bizi bir yerlere götürsün diye farklı trenlere veya asansörlere biniyoruz. Üstelik gitmeleri için kendimizi olması gerektiği gibi eğitiyor, uğruna çalışıyor ve de belli bir motivasyonla doğru olduğunu sandığımız düğmelere basıyoruz. Ancak bir şekilde kendimizi bulduğumuz yer umduğumuz yer olmayabiliyor. Sanırım benim için de çok kısa olarak gördüklerimin anlamı bu.
Uçaklarla hiç alakadar olmama konusu da çok normal, çok uzak yerlere gitmek içindir çünkü onlar. Uzak yerler de değişimi getirir, ve ben de değişimi hiç sevmem. Dolayısıyla da rüyalarımda o uçaklara binmem.
2.04.2009
Reokürans
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Dünyanın en yüzeysel insanı yorumu:
YanıtlaSilO değil de, havaalanını en üst kata yapsalarmış keşke :D
ya belki de en yukardaymistir da ben farketmemisimdir tam olarak, ruya oldugu icin karisabiliyo mekanlar :)
YanıtlaSil