Müzik dinlerken bir yandan da kendi kendime eşlik ediyorum. Toplu bir alanda dinlerken fısıltı halinde olan bu eşlikler, arabadayken hafifçe mırıldanmaya hatta söylemeye ulaşabiliyor, tabii arabada yanımda biri varsa. Eğer yoksa, bazı zamanlarda bağıra çağıra şarkı söylüyorum ben de radyodaki şarkıcıyla beraber. Eğer beğendiğim bir şarkıcıysa, kendi TV programımda onunla düet yaptığımı hayal ediyorum. Dolayısıyla da onu tamamlayacak şekilde (üst veya alt oktavından, veya ikinci sesten) söylüyorum.
Çok uçuk hayallerim olmadı hiçbir zaman yaptığım herhangi bir iş konusunda. Elbette her konuda en iyisini yapmaya çalıştım ama bunu asla dünyanın en iyisi ruh haliyle yapmadım. En büyük hayalimi sorduklarında ise, Rumeli Hisar’ında bir konser vermek olduğunu söyledim, hala da öyle söylüyorum zaten. Bugün, bir yandan müzik dinleyip bir yandan çalışırken, bir yandan da bunlar geçiyordu aklımdan. Ne yaptığımı, aslında ne yapmak istediğimi, ve o istediğimi neden yapmadığımı düşündüm.
İnsan isteyince çok sebep bulabiliyor tabii ama kesinlikle en büyük sebebi korku. Ne yapmak istediğim konusuna açıklık getirelim ama önce; isterdim ki meslek olarak şarkıcılık yapayım, Levent Yüksel gibi, Yeni Türkü gibi veya Ezginin Günlüğü gibi, kolay dinlenen ve güzel şarkılar söyleyeyim. Bu hayali biraz daha geliştirirsek, bir tane talk show programım olsun. Candan Erçetin’in yaptığı program gibi sanatçılar gelsin ve hem sohbet edelim hem de düet yapalım, ama sohbetler o programdakinin aksine biraz daha Beyaz Şov gibi olsun, daha eğlenceli ve içten, daha doğal yani. Elbette programa katılacak insanlar da, sanatçıyım diye gezinip sanatın ne olduğunu bilmeyenler değil, cidden bu işe emek verenler ve kazandıklarını hak edenler olsun.
Evet belki çok yeni veya var olmayan bir konsept deği ama, yapmak istediğim bu aslında. Bu yenilik konusu benim için her zaman bir sorun oldu, özellikle de müzik konusunda. Piyasaya çıkmak isteyen herkes farklı birşeyler yapmak istediğini söylüyor. Ben ise tam tersine, var olanı yapayım, ama en iyisini yapayım diyorum. Açıkçası, şu anda dinlediğimiz müzik her ne kadar tanıdık ve bildik olsa da kalite olarak çok daha yükselebileceğini düşünüyorum. Bu yüzden de ben, o kaliteyi yakalayıp, aynı olsa da bilinen bu müzikleri yapmak istiyorum, ne de olsa piyasadaki benden başka herkes ‘farklı’ birşeyler yapıyor olacak bu durumda. Yazdığım şarkılar için de aynı şey geçerli, amaç farklı olmaları veya gidilmemiş yerleri keşfetmeleri değil; aynı yolculukları bir daha ama farklı güzelliklerle yaşatmak insanlara. Yani kısaca ana amacım orijinallikten ziyade nitelik.
Tabii bunlar ben bu mesleği yapsaydım düşünüp gerçekleştirebileceğim (veya gerçekleştiremeyeceğim) şeyler olurdu. Gerçeğe döndüğümde görüyorum ki, yaptığım şey, bilgisayar başında oturup Excel, Word ve PowerPoint arasında mekik dokumak, ve müziği sadece yarım yamalak dinlemek. Peki o zaman neden bunu yapıyorum..?
Çok uçuk hayallerim olmadı hiçbir zaman yaptığım herhangi bir iş konusunda. Elbette her konuda en iyisini yapmaya çalıştım ama bunu asla dünyanın en iyisi ruh haliyle yapmadım. En büyük hayalimi sorduklarında ise, Rumeli Hisar’ında bir konser vermek olduğunu söyledim, hala da öyle söylüyorum zaten. Bugün, bir yandan müzik dinleyip bir yandan çalışırken, bir yandan da bunlar geçiyordu aklımdan. Ne yaptığımı, aslında ne yapmak istediğimi, ve o istediğimi neden yapmadığımı düşündüm.
İnsan isteyince çok sebep bulabiliyor tabii ama kesinlikle en büyük sebebi korku. Ne yapmak istediğim konusuna açıklık getirelim ama önce; isterdim ki meslek olarak şarkıcılık yapayım, Levent Yüksel gibi, Yeni Türkü gibi veya Ezginin Günlüğü gibi, kolay dinlenen ve güzel şarkılar söyleyeyim. Bu hayali biraz daha geliştirirsek, bir tane talk show programım olsun. Candan Erçetin’in yaptığı program gibi sanatçılar gelsin ve hem sohbet edelim hem de düet yapalım, ama sohbetler o programdakinin aksine biraz daha Beyaz Şov gibi olsun, daha eğlenceli ve içten, daha doğal yani. Elbette programa katılacak insanlar da, sanatçıyım diye gezinip sanatın ne olduğunu bilmeyenler değil, cidden bu işe emek verenler ve kazandıklarını hak edenler olsun.
Evet belki çok yeni veya var olmayan bir konsept deği ama, yapmak istediğim bu aslında. Bu yenilik konusu benim için her zaman bir sorun oldu, özellikle de müzik konusunda. Piyasaya çıkmak isteyen herkes farklı birşeyler yapmak istediğini söylüyor. Ben ise tam tersine, var olanı yapayım, ama en iyisini yapayım diyorum. Açıkçası, şu anda dinlediğimiz müzik her ne kadar tanıdık ve bildik olsa da kalite olarak çok daha yükselebileceğini düşünüyorum. Bu yüzden de ben, o kaliteyi yakalayıp, aynı olsa da bilinen bu müzikleri yapmak istiyorum, ne de olsa piyasadaki benden başka herkes ‘farklı’ birşeyler yapıyor olacak bu durumda. Yazdığım şarkılar için de aynı şey geçerli, amaç farklı olmaları veya gidilmemiş yerleri keşfetmeleri değil; aynı yolculukları bir daha ama farklı güzelliklerle yaşatmak insanlara. Yani kısaca ana amacım orijinallikten ziyade nitelik.
Tabii bunlar ben bu mesleği yapsaydım düşünüp gerçekleştirebileceğim (veya gerçekleştiremeyeceğim) şeyler olurdu. Gerçeğe döndüğümde görüyorum ki, yaptığım şey, bilgisayar başında oturup Excel, Word ve PowerPoint arasında mekik dokumak, ve müziği sadece yarım yamalak dinlemek. Peki o zaman neden bunu yapıyorum..?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder